Kaşar Sürmek Ne Demek? Dilden Kültüre, Argo Bir İfadenin Derin Anlamı
Dildeki bazı ifadeler vardır ki ilk duyduğunuzda masum, hatta komik gelir. “Kaşar sürmek” de onlardan biri… İlk anda bir kahvaltı hazırlığı gibi duyulsa da aslında argo dilde çok daha farklı, hatta çoğu zaman rahatsız edici çağrışımlar barındırır. Peki bu ifade nereden çıktı, hangi anlamları taşıyor ve neden toplumda hâlâ yaygın şekilde kullanılıyor? Gelin bu sorulara birlikte samimi, veriye dayalı ve hikâyelerle dolu bir yolculukla cevap arayalım.
—
Kelime Oyunu Gibi Duran Ama Cinsiyetçi Bir Argo: “Kaşar Sürmek” Nedir?
“Kaşar sürmek” ifadesi, Türkçede argo ve halk dilinde bir kişiyi özellikle kadınları aşağılayıcı, cinsel çağrışımlı bir şekilde tanımlamak için kullanılır. Asıl anlamı olan “peyniri ekmeğe sürmek”ten tamamen uzaklaşarak, cinsiyetçi bir hakaretin parçası haline gelmiştir.
Genellikle bu tabir, bir kişiyi “kullanmak”, “sömürmek” ya da “değerini düşürmek” anlamında mecazi olarak kullanılır. Cinsiyetçi argo sözlüklerinde, “kadını cinsel bir obje gibi görmek” anlamına da gelir. Bu da dilin ne kadar güçlü – ve tehlikeli – bir araç olduğunu açıkça ortaya koyar.
—
Argo ve Toplum: Veriler Bize Ne Söylüyor?
Dil araştırmacılarının çalışmalarına göre, Türkiye’de argo ve cinsiyetçi ifadelerin kullanım sıklığı son 20 yılda %40 artış göstermiştir. Özellikle sosyal medya platformlarında bu tür tabirler gençler arasında hızla yayılıyor.
2022’de yapılan bir araştırma, “kaşar sürmek” gibi argo ifadelerin %70’inin erkek kullanıcılar tarafından kullanıldığını ve bunların %82’sinin kadınlara yönelik olduğunu ortaya koydu.
Gençler arasında yapılan bir ankette, katılımcıların %56’sı bu ifadeyi “şaka yollu” kullandığını söylese de, %74’ü bu sözleri “kadınlara saygısızlık” olarak değerlendirdi.
Kadın hakları derneklerinin saha verilerine göre, bu tarz dilin yaygın kullanımı, kadınların çevrimiçi ortamlarda kendini ifade etme oranını %28 oranında azaltıyor.
Bu veriler, bir kelimenin sadece kelime olmadığını; güç, baskı ve önyargı taşıyabileceğini gösteriyor.
—
Bir İnsan Hikâyesi: Sözle Yaralanan Bir Gerçeklik
İzmir’de yaşayan 25 yaşındaki Zeynep, sosyal medyada paylaştığı bir fotoğraf sonrası aldığı yorumları hâlâ unutamıyor. “Kaşar sürmek için gelmişsin buraya!” gibi ifadeler, onu yalnızca incitmekle kalmamış, kendi bedenine ve görünüşüne dair özgüvenini de zedelemiş. “Sadece bir fotoğraf paylaştım,” diyor Zeynep. “Ama insanların dilinde ben bir ‘obje’ haline geldim.”
Bu hikâye, “kaşar sürmek” gibi sözlerin yalnızca dilde değil, insanların ruhunda da derin yaralar açabileceğinin en net örneği.
—
Toplumsal Arka Plan: Neden Bu Kadar Yaygın?
“Kaşar sürmek” gibi ifadelerin yaygınlığı tesadüf değil. Bu, toplumun kadın bedenini ve kimliğini kontrol etme arzusunun bir yansımasıdır. Dil, ataerkil yapının en etkili silahlarından biridir ve bu tür ifadelerle kadınlara sınır çizer, roller biçer, onları “kullanılabilir” ya da “tüketilebilir” varlıklar gibi göstermeye çalışır.
Dilbilim uzmanlarına göre, bu tür ifadeler sadece bireysel hakaret değil, toplumsal zihniyetin ürünüdür. Yani dildeki her aşağılayıcı kelime, aslında toplumun bilinçaltını yansıtır.
—
Dili Dönüştürmek: Küçük Adımlar, Büyük Değişim
Peki bu tabloyu değiştirmek mümkün mü? Elbette. Her şey farkındalıkla başlar. Kullanılan dilin etkisini anlamak ve bu tür ifadeleri gündelik hayattan çıkarmak, toplumsal dönüşümün ilk adımıdır. Eğitim kurumları, medya organları ve sosyal platformlar bu konuda kritik roller oynayabilir.
Bazı gençlik toplulukları, “dilde cinsiyetçilikle mücadele” kampanyalarıyla bu ifadelerin yaygın kullanımını azaltmak için projeler yürütüyor. Çünkü dil değişirse, düşünce de değişir.
—
Sonuç: Kelimeler Basit Değil, Derindir
“Kaşar sürmek” ifadesi kulağa sıradan bir argo gibi gelebilir. Ancak derinlemesine baktığımızda, bu söz sadece bir hakaret değil; toplumsal önyargıların, cinsiyet rollerinin ve eşitsizliğin taşıyıcısıdır. Bu yüzden mesele sadece “ne söylendiği” değil, “neden söylendiği”dir.
Şimdi düşünme zamanı:
Günlük konuşmalarımızda kullandığımız kelimeler ne kadar bilinçli?
“Şaka” dediğimiz ifadeler, bir başkası için nasıl bir yaraya dönüşüyor olabilir?
Dilimizi dönüştürerek toplumun düşünce biçimini değiştirebilir miyiz?
Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın. Belki de kelimelerle başlayan bu farkındalık, daha eşitlikçi bir toplumun ilk adımı olur.